Kayıtlar

Mayıs, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

UMUT AĞACI

   Biliyorsun. Bir şeyin değil çoğu şeyin bittiği noktadayım. Yeni acılara gebeyim. Yine güzelleşerek çıkacağım içlerinden, biliyorum. Çünkü güvencem sensin. Hep benimle olan kalp simgeli haritamsın. "iyi ki" diyorum. Varlığın bende köklü bir umut ağacı... Bu ağacın büyümesi zaman alıyor. Verdiği meyveler ilk başta çok acı. Onlara sahip olmak kaçınılmaz ama yutup yok etmemek gerekli. Acı meyvelerine sadık kaldıkça sabrımın olgun meyvelerini topluyorum. Acıyı sevmem de bundan. İçinde sevgin var. Tüm bunları hak etmediğimi biliyorum ama merhametine minnettarım. Sen yine affet beni. Kötü ruhlar bırakmıyor peşimi. Eskisi gibi onlara hizmet etmemi istiyorlar. İçimi daralttılar kaç gündür. Sana çok yaklaştığım an dibimde bitiyorlar. Anlıyorum artık. Özgür değilim. Hiçbir zaman da özgür olmadım. Bu dünyaya başı boş bırakılmak için gelmedim yani. Bir şeyin tesiri altındayım ve hizmet etmek zorundayım. Ya sana hizmet edeceğim ya onlara. Onlar beni zayıf dallarımdan tutup çekiyor. Y

AÇIK MEKTUP

   İlk defa mektup türünde bir yazı paylaşıyorum. Gittiği belli bir adres yok, üstüne pul yapıştırılmamış. Kendi adresimi tanımlayamıyorum. Kime yazdığımın sizin için bir önemi yok çünkü evrensel duyguları paylaşıyorum. Duyguların niteliğini tanımak, altında yatan sebepleri anlamak kendinizle ilgili ciddi bilgiler verecek size. Bu bilgilere ulaşmaktan, onları kabullenmekten korkmayın. Hiç kimse tamamen iyi veya tamamen kötü değildir. Yin-Yangı hatırlayın...    Bu mektupla beraber içimde var olduğunu sezdiğim potansiyelin amacına hizmet ediyorum. Neden yazdığımı anlayın: "Kötülükten hoşlanan taraflarınızla yüzleşin, sebebini anlayın ve doğruluğa dönüştürün!"    Benden gittiğinden beri bilinç hallerinden geçiyorum. Senden önce öğrendiklerimi hatırlamıyorum bile! Sadece sende gördüklerim kaldı içimde. Seninle sensiz büyüyorum. Karanlığından geçtim diyemiyorum. Kapını açmış olmam kendimi tanımaya yetti. Zaten yıllardır korkuyorum karanlıktan. Mecbur kalıyorum bazen,

LONGOS ORMANLARI

Resim
       Kendimi anlamak için orman kardeşimle tanıştım, diyebilirim. Ben onda yaşarken o bana kendi masalımı okudu. Kendi sesimi bilge bir dosttan dinlediğimde ne kadar kontrollü biri olduğum anlaşıldı. Beni rahatsız edecek derecede aşırı kontrolcüyüm. Fazlasıyla titizim. Attığım her adımın sağlam ve tehlikesiz olmasını isterken hayattan alacağım keyfi kaçırıyorum. Odaklanma problemim var. Aklımda bin bir cümle benimle konuşurken duruma konsantre olamıyorum. Bir sonraki adımı hes aplama kaygısıyla yaşıyorum. Sonra ummadığım şeyler oluyor, onları da kontrol edemediğim için kendime kızıyorum. Kimseden destek istemiyorum ama zor durumda gelen yardımı kabul ediyorum. Bana yardımcı olacak bir aracı ise kabul etmiyorum. Çünkü bağımlılık geliştirmeye karşıyım. Yine de tüm zorluklara rağmen pes etmeden mücadele ediyorum. Hayat benim için bir savaş alanı... Her şeyi ciddiye alırken eğlenmeyi unutuyorum. Ama ilgimi çeken şeye meraklı gözlerle bakıp tutkuya dönüştürüyorum. Sevdiğim şey

İNSANLIĞIN HİKAYESİ

    Kalbime girip çıkan sözler duyduğumda konuşuyor gözlerim. Ve kirpiklerim nasıl korumaya çalışıyor içimden geçenleri... Korumasın da ne yapsın? Hayat devam ediyor. Bir saniye bile dönüp arkasına bakmıyor bir sonraki saniye arkasından gelecek mi, diye. Sistemin devam edeceğinden emin saniyeler. Onlar birbirine güvenmeyi bizden iyi biliyor. Birleştiklerinde bir bütün olacaklarını bilerek ilerliyorlar. Dakikalar, saatler, günler ve daha neler neler... Bütünleşmek onlara acı verme zken biz ne yapıyoruz? Aynı doğanın yasalarına sahip değil miyiz? Neden öteki, beriki, kaf dağındaki? Her şeyin özünü görmek sadece akıl sahibi bizlere mi zor? Şimdi bir saat duracak olsaydı onunla bütünleşen her şey dururdu. Saliseler, günler, aylar, yıllar... Ama bizde öyle mi? Sen dursan ailen durur, yakınların durur. Bazen onlar bile durmaz. Yanında bir kişi ya vardır ya yoktur. Geçici olduğumuzu düşünmenin rehaveti olsaydı bari. O da değil. Bu kadarız işte küçük dünyamızda. Büyüme eylemini hiç