Kayıtlar

Ocak, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KORKMASAYDIM NELER YAPARDIM?

                         Bugün hayal dünyamı canlandırıyorum ve aslında nasıl bir hayat istediğimi düşünüyorum. Korku çok hayati bir duygu. Yeri geldiğinde hayat kurtaran, abartıldığında hayatı durduracak ve uzun vadede solduracak bir duygu. Etrafımıza baktığımızda birbirine benzer hayatların yaşandığını görürüz. Çoğu zaman biz de bu bütünün içinde bir dilim pasta oluruz. Ama farklı bir yaşam öyküsü duyduğumuzda heyecanlanırız. Sürünün dışına çıkmış başarı öykülerinden bahsediyorum. Çılgınlık örnekleri... Ancak çılgınlık da nereden baktığımıza göre değişir. Rutin bir yaşam şekli de o insanlar için bir çılgınlık olabilir. Peki sen nesin, diye soracaksınız. Bu konuya değinmemin bir sebebi var elbette. Öncelikle kendimi sonra da benim gibi olanları cesaretlendirmeye çalışıyorum. İçten içe korkağın tekiyim. Çünkü insanım. Ama korkularımı yenersem de insanım. Ufkumu genişletirsem de insanım. Yani cani olmadığımız sürece ne yaparsak yapalım, insanız.              Peki nelerden korkarız? En

GECEMİN TARİFİ

    Yine bir gece... Saat yine biri geçiyor. Kendimi daha erken uyuyacak kadar iyi hissetmiyorum. Yatağa gitmekten korkar hale geldim uzun zamandır. Bulunduğum gün ne kadar güzel geçerse geçsin gecenin başında aynı derinlik bekliyor oluyor beni. Aklımdan geçip duran ve beni uyutmayan düşünceler. Kafamın içinde konuşan ve susmak bilmeyen o ses. Yorgun düşene kadar konuşuyor. Yorgunluktan beni bayıltana kadar susmuyor. Ne yapabilirim? Onları yazmaktan başka ne yapabilirim? Bu konuda hiçbir tereddüte yer yok. Canım çıkana kadar yazmalıyım. Kime ne faydam olur, bilmiyorum. Ancak var olmanın başka bir yolunu da bilmiyorum. Benim için çizilen yol bu. Daha acısız bir ifade biçimine sahip olmayı istemezdim sanırım.     Bu benim güncem. Hem Dostoyevski şöyle demiş: "Mutluluğu üzüntüde ara." Benim yaptığım da bu. Sevgiyle yoğrulmak... Yaşam sevgisi böyle işte. Delirircesine bir doyuma ulaşmak istiyor insan üzüntüden. Çünkü acıdan haz almak bir anlamda mazoşizm değil. Hayatı sevmeyi

ADANMIŞLIK VE HİS

Ruhum kendini akıl almaz şeylere hazırlıyor ve ben büyük bir heyecan içindeyim!    Düşünüyorum. Zihnimiz her an bir şeylerle meşgul. Biz farkında olsak da olmasak da bu durum böyle. Ben de farkında olarak düşündüğüm anları arttırmaya çalışıyorum. "Ben" denilen varlıklarımızı yani bizi bile hayrete düşürecek şekilde kendi değerimi henüz yaşamadığımı fark ediyorum. Aslında pek çok insanın fark edip kaçtığı şeylerle yüzleşiyorum.    Kendimle baş başayım. Kendimi tam anlamıyla gerçekleştirmeme engel olan varlığın ta kendisiyim. Neden? Kendimi sevmediğim için mi? Doğru cevap tam anlamıyla bu değil. Benliğimi ne kadar çok sevip korumaya çalışıyorsam korkularım da o denli artıyor aslında. Çünkü korkularım olmadan tehlikelere, belirsizliklere, risklere karşı uyanık kalamam. Şimdi birlikte bir durum tespiti yapıyoruz. Bir aydınlanmanın peşindeyim ve geçtiğim bilinç düzeylerini paylaşıyorum. Bugüne kadar benliğimin yaşamaktan korktuğu durumlardan çok şey öğrendim. Herhangi bir kork

O SES

                Acılar geçicidir, diyordu Frida. İlk okuduğumda inanmadım. Nasıl, dedim. Sevinçler sonsuzluğa ulaşırmış ama acılar geçermiş. Tam tersi olduğunu sanırdım. O kazadan sonra hayatı boyunca acı çeken biri nasıl böyle konuşur? Hayret ettim doğrusu.                 Biraz zaman geçti. Kitaba da bir süreliğine ara verdim. O zaman içinde bazı mesajları algılamaya başladım. Görüntülerin, sözlerin bir tesadüf eseriymiş gibi ustalıkla örüldüğünü gördüm. Her şey olması gerektiği gibi ilerliyordu ve o ses vaktimin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatıyordu. En önemlisi de şuydu: "Kendine olan inancını kaybetme!" Bu inançla yapacak öyle güzel işlerin var ki senin... Hayatta tek bir insanın bile gülümsemesine sebep olmayacaksan, kimseye bir yararın dokunmayacaksa, insanlardan kaçacaksan veya etliye sütlüye karışmadığın, içine anlam katmadığın bir yaşamın olacaksa bu Dünya'ya niye geldin? Hiçbir şey yapamıyorsan sevmeyi bil. Ama insanın farkında olduğu tüm bu gerçekler