DİRİLDİK




     Sana sesleniyorum. Şimdi senin içine giriyorum. Ruhunun derinliklerini kendimden tanıyorum. Birbirimizden habersiz büyük yol kat ettik. İtiraf ediyorum. Şimdi yalnızlığımızı huzurla yaşama zamanı. Çünkü içimizi sıkanlardan kurtulduk. Biliyoruz sevgisizliğin nasıl kan emici olduğunu... Bana ayna tuttular. Ben onu kırmak istedim önceleri. Kırmadım merak etme, yüzleştim. Sen ne yaptın, bilmiyorum. Kabul ettin mi olanları? Farklı yerlerde çok uzak olduğumuzu sandın hep. Sonra o mesafeler büyüdü içinde. Umudunu kaybeder gibi oldun. Ben senin umudunu kaybettiğin yerdeydim. Ama ne yüzünü gördüm ne de sesini duydum. Sense beni aklına bile getiremezdin. Ben de adres bilmiyordum zaten. Nereden bilebilirdim yolumun senin bir üst sokağından geçtiğini? Nihayetinde aynı caddeye çıkacağız. Rahatla diye söylüyorum. Yolumuzu şaşırmıştık, durduk. Acı çekmiştik, kendimize merhem olduk. Birer kahve yaptık kendimize; sen orada, ben burada yudumladık düşlerimizi. Tatlı bir söz duymak istedin, gecenin karanlığında sana aşık bir ışık aradın. Ayaz vardı, sen sıcak bir gülüşün içinde ısınmayı hak ettin. Bunların hepsi doğru. Yine de hakkında bilmediğim çok şey var. Benim kadar derin düşündüğünden emin değilim. En az benim kadar kirlenmişsin. En fazla benim kadar güneşe yürümüşsün. Tabi ikimiz de kavrulduk o sıcağın altında. Derimiz yandı elbette. Ama ne için sabrettik? Yanık derilerimizin altını soydukça yeni derimize kavuştuk. Tertemiz, hiç kimsenin eli değmemiş... Şansımızı uçurtma yaptık, havada dans ediyoruz. Nasıl şükran duyuyorum bilemezsin, artık her sabah beynimde uyanan martı çığlıkları... Kalbimdeki çiçeği azar azar suluyorum her gün. Öyle diriyim ki artık görsen beni tanırsın. İçimde duyduğum seslerin gözlerime baksa tanırım seni...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İÇ BUĞU

GEÇMİŞTEN GELEN MEKTUP

İNSANLIĞIN HİKAYESİ